Ve bitti: Büyük uzlaşma Malezya’yı bitiriyor…

Türkiye’nin ortak zihni, günlerdir, Malezya ve mahalle baskısı sarmalında kıvranıyor. Üstelik bu sarmalın temelinde özellikle Hürriyet’in yayınları yer alıyor. Şerif Mardin röportajıyla “Türkiye Malezya olacak mı” tartışmasını başlatan Hürriyet, Beyza Bilgin haberi ve Malezya’ya gönderdiği muhabirlerle tartışmayı sıcak tutmuştu. Diğer gazeteler de bu tartışmaya girerken, Ertuğrul Özkök köşesinde mahalle baskısını ustalıkla işlemişti.

Geçtiğimiz günlerde NTV’de bir programa katılan Özkök, aslında bunun bir anayasa tartışması olduğunu, tartışmanın da Malezya üzerinden yapılmasından rahatsız olduğunu söylemişti. Yani Özkök’ün sözlerinden yola çıkarsak, mahalle baskısı da Malezya haberleri de hükümete tek şey söylüyordu: Anayasa’dan uzak durun.

“Demokratik bir ülkede anayasa tartışması böyle mi yapılır” sorusunun olası yanıtı elbette tedirgin edici. Ancak neyse ki tartışma dinecek gibi görünüyor. Çünkü TOBB’un liderliğindeki sivil örgütlerin sürece müdahalesi sonrasında hükümet ile medyanın bir uzlaşmaya vardığı söylenebilir. Bu elbette “Malezya türü” haberlerin gazetelerimizden eksileceği anlamına gelmiyor. Ancak azalacaktır.
Bunun ilk işaretine gelince… Bugün Ertuğrul Özkök’ün köşesine bakanlar Cemil Çiçek’in açıklamalarını görecektir.

İşaret fişeği: 'Malezya' buraya kadar!

Çiçek’in sözlerinden alıntı yapalım: Biz çağdaş ve demokratik bir Anayasa yapmak istiyoruz. Her türlü yönteme varız. Hazırlattığımız taslağın en iyisi olduğu gibi bir ısrarımız da yok. Tartışma kapısını hiçbir zaman kapatmadık. Herkese çağrı yapıyorum. Bu konuda kim ne çalışma yapmak istiyorsa yapsın bize getirsin. Biz bunun içinde oluruz olmayız, hiç önemi yok. Tabii 339 milletvekili olan bir partinin de bu konuda hazırlık yapması normaldir. Ama bunda da ısrarlı değiliz. İsterse muhalefet partisi de hazırlasın. TÜSİAD’ın ve bu 7 kuruluşun açıkladıkları gerekçelerine bağlı olarak yapacakları hazırlığa da her türlü katkıyı vermeye hazırız. Kim pozitif bir katkı yapacaksa hepsine açığız.

Cemil Çiçek değiştirilemez maddeler ile ilgili şöyle devam etmiş: O ilkeleri olduğu gibi aynen bırakıyoruz. Hatta içindeki cümle hatalarına, mantık hatalarına bile dokumuyoruz.

Özkök “Bu sözler, yapıcı bir tartışmanın başlaması konusunda umut verici” diyor yazısını bitirirken. Yani hükümet ile belli bir uzlaşmaya varıldığını ima ediyor. Cemil Çiçek için “kendini liberal sanan bazı kişilerden –ikinci cumhuriyetçileri kastediyor- daha uzlaşmacı bir hava içinde” diye bahsediyor. Yani tılsımlı kelimeleri kullanıyor Özkök. Uzlaşma diyor, umut verici diyor. Böylece Hürriyet gazetesi ile hükümet arasındaki sorunun artık bittiğini ima ediyor.

Uzlaşma internete de sıçramış...

Bu sadece gazete ile sınırlı değil üstelik. Fatih Çekirge’nin yönetimindeki Hürriyet internet sitesi de hükümet ile anayasa konusunda bir uzlaşmaya varmış görünüyor. Dün gece AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat’ın da katıldığı bir programdan “Son zamanların bu konuyla ilgili yapılmış en iyi tartışma programı” diye bahsediyor Hürriyet internet. Ardından Fırat’ın şu uzlaşmacı sözlerini vurguluyor: Biz bir anayasa taslağı hazırlattık. Ama sizin de düşünceleriniz varsa bir anayasa taslağı hazırlamanızı rica ederiz. Buna bir katkımız olacaksa eğer biz de katılırız. Benzeri bir talep TOBB ve diğer sivil toplum kuruluşlarından da geldi. Hemen yarından itibaren bu konuyu gündeme getireceğim.

Ardından bakın Hürriyet internet ne diyor: Soysal’ın ve Özok’un da konuşmalarına çok medeni şekilde cevaplar veren Fırat’ın bu sözleri “AKP nihayet kamuoyunun tepkilerini dikkate alıyor” yorumuna neden oldu.

Ne değişti?

Yani Malezya ve mahalle baskısı tartışmasının merkezi Hürriyet camiası hükümetin artık kamuoyunun tepkilerini dikkate aldığını belirtiyor. Hükümetin anayasa konusundaki tavrında bir değişiklik var mı? Bu soru işareti. Çünkü hükümet baştan beri “alternatif taslaklar üretin, fikriniz varsa paylaşın, bu sadece bir taslak” diyor. Yani Hürriyet’in beğendiği tavır hükümet tarafından başından beri sergileniyor. Tek değişiklik hükümet üyelerinin Hürriyet'i arayarak bir de aynı sözleri onlara tekrarlaması mı? Peki, şimdi ne değişti? İşte bu sorunun yanıtı yok, sadece olasılıklar var:

1. Hürriyet, TOBB gibi STK'ları, MHP gibi partileri harekete geçirdiğini, hükümeti de belli bir noktaya getirdiğini düşünmüş ve "buraya kadar" demiş olabilir. 
2. Hürriyet gazetesi, Malezya tartışması gibi toplumu geren ve kendi imajını tüketen aslında anlamsız bir tartışmayı daha fazla ilerletmemek, en azından tartışmanın merkezinden çıkmak istemiş olabilir.
3. Hükümet anayasanın tüm kesimlerin katılacağı ortak bir platformda hazırlanacağı sözünü vermiş olabilir.
4. İkili arasında çeşitli basın kuruluşlarında dile getirilen iddiaların gösterdiği gibi, farklı bir anlaşmaya varılmış olabilir.

Kısaca ortada bir uzlaşma var ancak neyin üzerine olduğu tartışma götürür bir uzlaşma... Peki, bu sonuca ulaşmak için ülkeyi bu kadar germenin anlamı var mıydı? Bu da farklı bir soru işareti.

www.iyibilgi.com