Çin'de bulunan Şanşi Mühendislik ve Araştırma Merkezi'ndeki bilim insanları, doğada bulunan hemcinslerine kıyasla daha uzun tüylü ve kaslı yeni bir tür keçi türü 'yaratmışlar'. Farklı cinsleri melezleme yöntemiyle değil, hayvanların DNA'larına doğrudan müdahale edilerek yaratılan bu yeni cins keçiler, Çin'de hızla yayılan "genetik müdahale" devriminin geldiği noktayı gösteriyor.
3 sene önce ABD'de keşfedilen ve diğer yöntemlere kıyasla daha kolay ve ucuza spesifik DNA parçalarını bulup onları değiştirmeye yarayan CRISPR-Cas9 adlı gen özelleştirme teknolojisini kullanan düzinelerce araştırma merkezi, Çin topraklarında her gün yeni araştırmalara imza atıyor. Scientific American dergisine konuşan bilim insanlarına göre Çin devleti, hem biyomedikal hem de tarım alanlarında kullanılmak üzere genetiğiyle oynanmış hayvan üretimi için araştırma merkezlerine büyük miktarda parasal destek sağlıyor. Ancak genetik müdahale ile ilgili Çin'de yaşanan bu devrim, bazı etik sorunları da beraberinde getiriyor.
CRISPR teknolojisinin en büyük özelliklerinden biri, sebep olduğu DNA değişimlerinin "kalıcı", yani nesilden nesile aktarılıyor olması. Yani üretilen "canlıların" sadece o gün ve yerle sınırlı kalmaması, kendi haline bırakılırsa üreyip çoğalabilmesi söz konusu. Esas sorun ise, şimdilik tamamen hayvan ve bitkiler ve hayvanlar üzerinde deneme yapılırken, söz konusu teknolojinin insanlar üzerinde kullanımı konusunda gelecekte ne olacağı. Keza ucuz ve uygulaması kolay olduğu için yaygınlaşması ve ticarileşmesi içten bile değil.
Aralık ayının başında ABD, Birleşik Krallık ve Çin'den gelecek bilim insanları, Washington'da bir araya gelerek DNA müdahalesi konusunda uluslararası bir konsensus oluşturmaya çabalayacak. Konunun merkezinde de insan genomuna müdahale olacak.
www.iyibilgi.com özel