iyibilgi zoo" /> iyibilgi zoo"/>

En Sıcak Konular

Soya sütü sağlık verebilir mi?

18 Ekim 2007 10:55 tsi
Soya sütü sağlık verebilir mi? İnsanlığın binlerce yıldır içtiği inek sütüne alternatif olarak soya fasulyesinin haşlama suyu, “soya sütü” ismiyle satılıyor. Sağlık içeceği olarak lanse edilen bu haşlama suyu sağlık verebilir mi? iyibilgi zoo

Soya endüstrisine göre, soya haşlama suyu her derde deva. Süt içmeyen veya içmek istemeyen insanlara, “soya sütü için” diyorlar. Hatta, bugün Sabah gazetesinde verilen bir haberde, belimizde yağ birikmemesi için soya sütü içilmesi öneriliyor.

Soya sütü nedir?

Öncelikle, soya sütünün ne olduğuna bir bakalım. Biliyorsunuz, soya fasulyesi bir çeşit “fasulye”. Soya bitkisinin içinden akan doğal bir öz değil soya sütü.

Vikipedi’deki tarife göre bu fasulye önce suda bekletilip yumuşatılıyor. Üzerine su katılıp eziliyor. Elde edilen fasulye ezmeli su kaynatılıp süzülüyor. Oluyor size soya sütü…

Soya sütü nasıl bu kadar popüler hale geldi?

Soya sütünün piyasada neden bu kadar fazla olduğunu anlamak için, öncelikle soya yağını anlamak gerekiyor…

Çünkü, günümüzde gıda endüstrisinde hemen her ürün soya yağıyla hazırlanıyor (Nutella’nın gizli tarifi: Kakao yağı yerine soya yağıyla yapılması. Donatella Piatti seneler önce, marka ismi vermeden bunu öğrendiğinde ne kadar üzüldüğünü yazmıştı). Piyasada gördüğünüz bütün gofretler, çikolatalar, ekmeğe sürülen çikolatalı kremalar, kahvaltılık gevrekler, hazır çorbalar, cipsler, bisküviler soya yağı ile üretiliyor! Çünkü, soya yağı çok ucuz!

Soya fasulyesinin yağı bu kadar çok kullanılıyor, yağ çıktıktan sonra elde kalan soyayı ne yapacaklar? Soya sütü, soya peyniri (tofu), soya proteini gibi soya ürünleri yapıyorlar.

Soya yağı için soya üretimi arttıkça diğer soya ürünleri de çeşitli pazarlama taktikleri ile piyasaya sürülüyor. Gazetelerde gördüğünüz “soya sütü şuna buna iyi geliyor” türü müjdeler de soya sütü pazarlamasının parçaları…

Soyanın genleri

Bir de genetik müdahale konusu var tabii. Sağlık yiyeceği olarak pazarlanan soya, genetik mühendislerinin en fazla oynadığı üç gıdadan biri (diğerleri mısır ve pirinç). Yani, sağlığınız için soya sütü öneriyorlar ama hammadde olarak kullandıkları soyanın genleriyle oynanmış. Bu nasıl bir çelişki!

GDO (Genleri Değiştirilmiş Organizma) veya GMO (Genetically Modified Organism) ve soya (soy bean) kelimelerini beraber yazarak internette küçük bir araştırma yapın, bakalım neler çıkacak?

Uzakdoğuluların sağlık sırrı mı?

“Doğru Beslenmeyle İlgili Yanlış Bildiklerimiz” kitabının yazarı Serkan Yimsel’e göre, soyanın Uzakdoğuluların sağlık sırrı olduğu iddiası da yanlış. Yimsel, Uzakdoğuluların soyaya çok değer verdiğini, ama yemediklerini ifade ediyor:

“Gerçekten de Uzakdoğu’da, özellikle eski Çin uygarlıklarında soyaya çok değer veriliyordu. Hatta Çin’de Chou hanedanlığı döneminde soya fasulyesi; çavdar, buğday, darı ve pirinç ile birlikte 5 kutsal tahıldan biri olarak anılıyordu (3,4). Evet, Çinliler soyayı kutsadılar, ancak yemediler! Çinli çiftçiler soya fasulyelerini genellikle topraklarını nadasa bıraktıkları dönemlerde ekerek kaybolan bazı bileşikleri toprağa kazandırmak için kullandılar (3,4).
Araştırmaların gösterdiği kadarıyla rizobyum denilen bir bakteri türü soya fasulyeleriyle ortak yaşamayı seviyordu ve bu bakteri havadaki azotu toprağa biriktiriyordu. Bir önceki mahsul topraktaki azotu tükettiği için Çinli çiftçiler soya fasulyeleri ekerek tarlalarının yeniden azot tutabilmesini sağlıyorlardı (3,4).

Soya fasulyelerinin bir azot toplayıcı görevinden, bir besin haline geçişi, sadece son 2,000 yıl içerisinde bazı fermantasyon tekniklerinin gelişmesinden sonra gerçekleşmiştir (3,4). Yani soyanın beş bin yıldan fazla bir süredir tüketildiği iddiası doğru değildir. Avcılık toplayıcılıktan tarıma ilk geçiş yapan ülkeler olarak bilinen Uzakdoğu ülkelerinin yaklaşık on bin yıllık tarım geçmişlerinin büyük bir bölümünde soya fasulyesini besin olarak tüketmemelerinin nedeni, kişisel tecrübelerine dayanıyordu. Yenildiğinde çok fazla sindirim problemlerine, gaz oluşumuna ve rahatsız edici göbek şişkinliğine yol açan bu tecrübeleri daha sonra modern bilim, tripsin protein enziminin işlevini azaltan toksinlere bağlayacaktı (3,4).

Son iki bin sene içerisinde ise soya Uzakdoğu’da ancak fermente edildikten sonra tüketildi. Fermantasyon uygulanan soyalı gıdalar da (zaten etin bol olduğu dönemlerde bu gıdalar soya fasulyesi yerine et kullanılarak yapılıyordu) mizo, soya sosu, tofu ve tempeh gibi birkaç çeşit gıdadan ibaretti. Yani Çinliler, Koreliler, Vietnamlılar ve Japonlar bizlerin sandığı gibi hiçbir zaman soyadan yapılan peynirler, soyalı tatlılar, soya sütleri ya da taklit soya şarküteri etleri tüketmediler.

Tükettikleri fermente soya gıdaları da iddia edildiği gibi diyetlerinin çok büyük bir oranını oluşturmuyordu. Öyle ki 1977’de yapılan bir araştırmaya göre Çin’de halkın yediği soya, toplam diyetlerinin ancak yüzde 1,5’ine tekabül etmekteydi. Hâlbuki domuz etinin toplam diyetlerindeki oranı yüzde 65’ler seviyesindeydi (3,4). Yine Çin ve Japonya’da yapılan diğer araştırmalarda görüldüğü üzere erişkin bir bireyin bir günde tükettiği soya miktarı 1 çorba kaşığını geçmemektedir. Hâlbuki Amerikan hükümetinin kalp-damar hastalıklarından korunmak için halka tavsiye ettiği günlük en az yenilmesi gereken soya miktarı bunun neredeyse 3 mislidir (3,4).

Referanslar:
3.The Hole Soy Story, Kabayla T. Daniel, PhD, CCN
4.Soyanın Karanlık yüzü, slâyt gösterisi, Prof. Dr. Ahmet Aydın, www.beslenmebulteni.com



Bu haber 67,652 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,482 µs