En Sıcak Konular

ABD ne kadar güçlü?

23 Kasım 2007 14:31 tsi
ABD ne kadar güçlü? Süpergüç efsane mi gerçek mi? İçi boş bir korkuluktan mı bahsediyoruz, hedefi olduğunuzda sizi acımadan yok edecek bir güçten mi? Kimine göre kof bir kas gücü, kimine göre ‘son imparatorluk’ ABD’nin gerçek gücünün dökümünü ilk kez iyibil

Dünyada politikaları en çok ve kayıtsız biçimde kıyasıya eleştirilen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Yine bir çok ülke açık Amerikan düşmanlığı politikası benimsiyor.

Bunun yanında tarafsız durmaya çalışan hatta açık biçimde ABD taraftarı ülkelerin halkları bile ABD’nin küresel tutumlarından rahatsız. Üstelik bu rahatsızlık, “yanlış yapıyorlar” gibi basit eleştirileri aşıp, anketlerde yüzde 70-80-90’lara ulaşan Amerika mualifliğine erişiyor.

Ancak kimse, tek bir ülke bile somut anlamda ABD’nin karşına çıkamıyor. Çıkmaya cesaretlendirilenler ise kısa süre sonra Nasreddin Hoca’nın filleri yüzünden Timurlenk’in karşısında düştüğü duruma düşüyor.

Elbette bu ülkenin sağlam rakipleri ya da rakip adayları var. Çin, Rusya hatta Hindistan bile bu liste içinde zikrediliyor. Ancak onlar bile belli bir sınırı geçmemeye özen gösteriyorlar.

Öte yandan daha küçük çapta olup ABD’ye açıkça meydan okuyanlar da var. Ama onlar da ABD tarafından çok önemsenmiyorlar. Önemsendikleri zaman ise devreye inanılmaz bir savaş makinası giriyor.

Boş mu dolu mu?

Kimi uzmanların yordum ve analizlerine göre-ki içlerinde oldukça bilimsel olanlar mevcut-ABD o denli güçlü bir ülke değil. Hele ekonomik açıdan ciddi handikapları var. Tersi görüşe göre ise bu iddilar kof. ABD gerçek bir süper güç. “Denemek isteyen buyursun” diyorlar.

Yine de ABD hegomonyasına karşı seri saldırılar ve eleştiriler devam ediyor. Küresel entelektüel yapı da bu çizgiyi izliyor. Ancak bu bakışların tamamı bilimsel açıdan da anti-Amerikan.

Sonuç olarak kimse çıkıp; “ABD’nin gerçek gücü budur. Hesabınızı ona göre yapın” demiyor. Bu güce ilişkin tek emare devlet yöneticilerinin ABD’nin işine gelmeyecek bir karar alırken ne denli çekinik davrandıkları ve bin düşünüp bir yaptıklar.

Peki ABD’nin elle tutulur, hayallenmelerden uzak, gerçek, “somut” gücü ne. Bu güç üzerine genel ve rakamlara, bilgiye dayanan bir döküm yapıldığında sanki ABD’yi öven, onu abartan bir yaklaşım sergiliyormuşsunuz havası çıkıyor.

Bu doğuru değil. Neden mi? Çünkü bunlar gerçek. Kabul edin veya etmeyin, ABD’nin “gerçek gücü” biraz sonra okuyacaklarınız gibi.

Ve sonrda söyleyeceğimizi başta söyleyelim… ABD, bugün dünyanın en büyük ve önlenmesi en zor gücü!

Basit ve korkutucu rakamlar…

Amerika yaklaşık 9.5 milyon kilometre karelik bir ülke. Çok büyük. Öyle ki iki ucu arasında sekiz saatlik zaman farklı bulunuyor. Şöyle de hesaplanabilir. Van’da bir kişi saat 18’de orucunu açtığında, Edirne’deki biri sabaha karşı 02’de orucunu açabiliyor. Yani ABD uyumuyor!

Demografik rakamları da ürkütücü. İşte bir seri; kişi başına gelir 36 bin doların üstünde. Bu kadar nüfus ve coğrafya genişliği ile inanılmaz bir rakam.


Enerji üretiminde “dünyada” 1. sırada. Tahıl üretiminde 1. sırada, et üretiminde 2. sırada, Bilgisayar yazılım üretiminde 1. sırada, dış ticaretde 1. sırada, hizmet ihracatında 1. sırada, dünyanın en büyük 500 firmasındaki katkısı 1. sırada, borsa sermayesi açısından 1. sırada, AR-GE harcamalarında 1. sırada.

Bunlar makro rakamlar. Kültürel rakamlar daha ilginç; Nobel ödülü sayısında 1. sırada, yabancı öğrenci sayısında 1. sırada, internet hizmet sağlayıcısı sayısında 1. sırada, en çok ziyaret edilen internet sitelerinde 1. sırada.

Gelelim jepolitik ve stratejik ağırlığa; G-8’lerde kurucu üye, BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye, IMF sermayesindeki payı 1. sırada, askeri bütçede 1. sırada,  nükleer başlık sayısında 1. sırada, doğrudan yabancı yatırımcı sermayesinde 1. sırada, dünya merkez bankaları rezervlerinde doların payı 1. sırada.

Ve bu rakamlar daha işin başlangıcı!

ABD dünya nüfusunun yüzde 5’ini barındırıyor ama dünyanın tüm zenginliklerinin yaklaşık yüzde 33’üne sahip. Toplam GSMH’si 11 Trilyon dolar!

ABD özellikle iki alanda-ki bu alanlar genel başarının nedenlerini de oluşturuyor-ileri teknoloji ve AR-GE, dünyada rakipsiz. İleri teknoloji üstünlüğün nedeni olurken, gücün sırrı AR-GE’den geliyor.

Bir başka söylemle denebilir ki ABD bilime tapıyor! Yine rakama indirelin. 1901 yılından bu yana tüm dünyanın ülkelerine fizik, kimya ve tıp alanında 494 nobel ödülü verildi. ABD bunlardan 219’unun sahibi!

Yine ABD, dünya bilgisayar-yazılım sanayinin yüzde 51’ine, bilişim hizmetlerinin de yüzde 46’sına hakim.

Bilime dayalı politikaların bir başka sonucu havacılık ve uzay sanayileri. ABD burada da açık ara önde. Sadece NASA’nın bütçesi-dikkat lütfen-; 16 bin 244 milyon dolar!

Uzay hakimiyetinde de doğal olarak sonuç aynı. Sovyetler ve Rusya’nın uzaya fırlattığı uydu sayısı 1957’den günümüze 2701. Avrupa 152, Çin 75, Japonya 60.  ABD’nin uydu sayısı 4305.

Denebilir ki yatırım rakamları da “anormal”! 2005 yılı rakamlarına göre İstanbul borsası 153.4 milyar dolarlık hacme sahip. Londra 2955, Tokya 4133. New York ise 13 426!

Jeostratejik tarım ürünlerine de bakalım. ABD dünya buğday üretimimin yüzde 11.7’sini üretiyor ve yüzde 31.9’unu satıyor. Mısır’ın yüzde 41.9’unu üretiyor ve yüzde 65.5’ini satıyor. Soya’nın %34.6 sını üretip, %39.6’sını satıyor. Pamuk’un  %19.5’ini üretip %38.9’unu satıyor.

Buraya ilginç bir rakamı da elemek lazım. Amerika, “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la üretilen gıdaların yüzde 55’ini üretiyor. Ve bu alanda rakibi yok.

Petrol!

ABD tükettiği petrolün 10’da birini dahi kendisi üretmiyor. Bu durum ABD’nin en büyük sorunu olarak görülebilir. Ancak ABD petrol üretim alanlarını ve yollarını elinde tutuyor. Tabi aracıları da. ABD’nin en büyük 5 petrol şirketinin karları onarca ülkenin toplamından fazla.

Peki ABD’nin hiç kendi petrolü yok mu? Var ama kullanmıyor. (Dünya rezervlerinin % 2.5’i.) Kötü günler için saklıyor. Bu rezervlerin kullanılması için ancak tek bir kişi izin verebiliyor. ABD Başkanı.

ABD can damarı olan petrol için elbette dışarı bağımlı ama dışarı da ona başka nedenlerle ve gerekirse “zor” yoluyla bağlı. Amerika yaklaşık 20 ülkeden petrol alıyor. Bu ülkeleri saymadan söyleyebiliriz ki ya ABD ile çok iyi ilişkileri var (Kanada, İngiltere) ya da ABD ile çok kötü ilişkileri var. (Irak.)

Başarının gerçek sırrı!

ABD’nin bu kadar güçlü olmasının ardında herkesin “iyi beyinler” araması normal. Hemen tüm alanlarda önderlik yürüten Amerika’da “sağlam beyinler” olmasının bir nedeni var.

ABD’nin en büyük ithalatı çok söylendiği ama oranları bilinmediği üzere beyin göçü!  Bu rakamlar gerçekten de enteresan. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.

ABD’nin ülke dışında doğmuş bilim adamları içinde proföserlerin oranı yüzde 20! Yani ABD’deki her 5 profesörden biri yabancı. Dahası da var. Tüm bilimlerde doktor ünvanı taşıyanların oranı % 30. Ve doktorluk kariyerinden yüksek olan (Prof’tan az) bilim adamlarının oranı ise % 60!

Fen bilimlerinde bu oran yüzde 70. Mühendislikte yüzde 70. Bilişim’de yüzde 65. Aslında bu rakamlara sözün bittiği yer de diyebilirsiniz.

Ordu!!!

Şöyle söyleyelim. ABD Deniz Kuvvetleri’nin “hava gücü” bir çok ordudan çok daha fazla. İşte rakamlar; ABD’nin askeri harcamaları yarım trilyon dolara yaklaşıyor. Bunlar sabit harcamalar.

Ülkenen kara kuvvetleri nispeten zayıf. 18 kara tümeni bulunuyor. (2001) Soğu Savaş döneminde bu rakam 28’di. Deniz Kuvvetleri’nin 4 tümeni ve 328 uçağı bulunuyor. Donanmasının dökümü şu; 12 uçak gemisi, 18 SMLE, 27 kruvazör, 55 destroyer, 54 taaruz SM’si.

Hava kuvvetleri ise soğuk savaştan sonra biraz küçültülmesine rağmen toplam 2273 uçakla dünyanın en büyük ve yıkıcı gücü. Elbette bu rakamlara tüm dengeleri değiştiren balistik ve konvansiyonel füzeler dahil değil.

İşte süpergüç denilen kavram bu rakamlara saklı. ABD’ye rakip olarak çıkmaya uğraşan veya muhalefetini dillendiren ülkelerin uğraşması gerekenler de bunlar.

Peki bu ülkenin dez-avantajları yok mu? Çuvalla! Ama onlar Amerika dosyasının ikinci bölümüne.

www.iyibilgi.com ankara



Bu haber 6,847 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,797 µs