En Sıcak Konular

Atatürk yaşasaydı hangi konuda ne yapardı?

3 Şubat 2008 15:20 tsi
Atatürk yaşasaydı hangi konuda ne yapardı? Atatürk neden dogmalaştırılıyor? Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal tümüyle değişti mi? ‘Atatürk yaşasaydı’ hangi konuda ne yapardı?.. Usta gazeteci-yazar Taha Akyol yanıtladı:

Usta gazeteci-yazar Taha Akyol, Ama Hangi Atatürk adlı yeni kitabında, Atatürk’ün gerçek nitelikleriyle keşfedilmesini mümkün kılacak çok zengin bir malzeme sunuyor. ‘Kitabımın, Atatürk hakkında insanların analitik düşünceye yönelmesine katkıda bulunmasını umuyorum’ diyen. Taha Akyol, son derece zihin açıcı açıklamalarda bulundu.

Kitabınızı okuyunca anlıyoruz ki Atatürk tanınmıyor; yeterince tanınsa, sizce Türkiye’de neler değişir?

Dogmatizm azalır. Atatürk resmi ideolojinin dogmaları şeklinde anlatıldı, zihinlere yerleştirildi ve ona göre de ideolojik bir şablon oluşturuldu. Siz o şablonun dışında Türkiye’nin herhangi bir meselesine çözüm ürettiğiniz zaman, hemen ‘Atatürk’e karşı, Atatürkçülüğe aykırı’ diye suçlanıyor; belki de çözüm olabilecek bir formül kenara itiliyor. Türkiye’nin birtakım meselelerini 80 yıldır çözememiş olmasında bunun rolü var.

Atatürk neden dogmalaştırılıyor?

Biz bilim felsefesi açısından olguları inceleyerek bilgi sahibi olmak yerine, önyargılarımız açısından olgulara bakmak gibi, biraz Ortaçağ usulü bir resmi ideoloji şartlanması içindeyiz.

Biraz ağır konuşmuyor musunuz? Bunlar cesur açıklamalar?

Ben bildiklerimi söylüyorum; bunu bir cesaret meselesi olarak görmüyorum.

HANGİSİ DOĞRU?

Atatürkçülük adı altında birbirine zıt görüşler savunulabiliyor...

Evet. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ‘Avrupa Birliği üyeliği, Atatürk’ün muasır medeniyet projesinin gereği olan bir oluşumdur’ demişti. Vural Savaş da dedi ki ‘Avrupa Birliği üyeliği Atatürkçülüğün sonudur.’ Hangisi doğru bunların?

Atatürk’ü sevmek, onu anlamanın, tanınmanın önünde mi duruyor?

Sevgi ve bilgi ayrı kategorilerdir. Atatürk Türkiye’de seviliyor. Bu da son derece sağlıklı bir durumdur. Çünkü bir milletin kurtuluşuna, yeni bir devletin kuruluşuna önderlik etmiş liderini sevmesi, sıkıntılı zamanlarında ondan bir moral yüksekliği kazanması, bu bütün kültürlerde vardır.

Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, İlhami Bekir Tez gibi şairler ve bazı yazarlar Atatürk’ü yüceltmenin de ötesine geçmişler...

‘Tanrı, Yaradan’ diyenler var.

Bunlar sanki Atatürk’le aramıza giriyor. Onu ulaşılmaz hale getiriyor?

Bunlar, realiteyle, gerçekle, bilimle aramıza giriyor. Atatürk’e bilimsel olarak bakmamızı engelliyor.

Prof. Dr. Atilla Yayla, Atatürk’ten ‘Bu adam’ diye söz ettiği için 15 ay hapis cezası aldı. Önceki sene Yazar Hakan Albayrak da aynı cezayla hapse girmişti...

Fevkalade üzücü. Atilla Yayla, Atatürk’ten ‘Bu adam’ diye bahsetmeseydi, bu çok zarif bir ifade değil. Ama bunun karşılığı kamuoyunda eleştiri olabilirdi, böyle konuşmanın yanlış olduğu yaygın bir şekilde belirtilebilirdi, daha saygılı ifadelerin daha uygun olacağı söylenebilirdi. Hapis cezası uygulamak son derece yanlış. Türkiye’de şiddet içermeyen fikirler serbestçe ifade edilmeli.

DARBENİN ‘MANTIĞI’

Dört Atatürk algısından söz ediyorsunuz. Fakat mesela 4 Turgut Özal yok, 5 Adnan Menderes yok?

Evet, Atatürk’ten başka bu kadar çoğaltılmış bir lider yok. Bu, Atatürk’ün Milli Mücadele lideri olmasından ve yeni devleti kurmasından dolayıdır. Hatta, Tek Parti Döneminde ulus tanımı ‘Atası etrafında toplanmış insanlar topluluğu’ şeklinde yapılıyor. Bütün milletler, tarihindeki liderleri, kurucuları yüceltirler, anarlar. Bizde anormal olan, Atatürk’ün, hukukun üstünde bir meşruiyet kaynağı haline getirilmiş olmasıdır. Atatürk ilkelerini kurtarmak için Anayasayı ihlal ederek parlamento kapatılabiliyor. Askerî darbeler bu anlayışla yapılmıştır.

Attila İlhan’ın çizdiği Atatürk portresi hakkında ne diyorsunuz?

Attila İlhan’a çok büyük saygı duyuyorum, resmi ideolojinin unutturduğu Mustafa Kemal’i yeniden ortaya çıkarmıştır. Onun Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Savaşı’nda Batı’ya karşı anti-emperyalist stratejiler uygulayan ve İslam faktörüne sarılan bir Mustafa Kemal’dir. Gelgelelim, İlhan, Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki Mustafa Kemal’in tamamen Batı’ya yönelmiş olduğu gerçeğini bütünüyle kabul etmez.

Savaştan sonra Mustafa Kemal tümüyle değişiyor, öyle mi?

Hatta, Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa’nın söylediği bazı sözleri Tek Parti Döneminde tekrarlasaydınız, hapse atılırdınız. Bu kadar sert bir Batı’ya yöneliş söz konusudur.

Atatürk’ü gerçek nitelikleriyle tanımak için nasıl bir yöntem uygulanmalı?

En önemli konu işte budur. Tarihe dogmalarla, tabularla, siyasi asr-ı saadetler ve yanılmaz önderler yaratmak için kurgularla mı bakacağız, yoksa belirli şartlarda neler olmuş diye mi bakacağız? Benim savunduğum ikincisi. Modern tarihçilik de bunu gerektirir.

Modern tarihçilikle örtüşmeyen yaklaşımlar, ne tür yanılgılar doğuruyor?

Örnek vereyim: Atatürk’ün 1920 Eylül’ünde açıkladığı bir Halkçılık Programı vardır. TBMM tarafından bildiri olarak yayınlanmıştır. Burada emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele edildiği, halk hükümeti hedeflendiği anlatılıyor; İslam ve hilafet vurgusu yapılıyor. Yani sol ve İslamiyet içerikli bir bildiri. Şimdi bunlar Atatürk’ün gerçek fikirleri mi, değil mi? Atatürk tarafından söylendiği bir gerçek. Kemalist düşüncenin önemli akademisyenlerinden Suna Kili, Halkçılık Programı’nı ‘Atatürk’ün sosyal konulara bakışını aydınlatan, geleceğe ışık tutan tarihsel belge’ olarak yorumluyor. Öyle değil. Bu, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler’den yardım almak, solcu grupları yanına çekebilmek ve İslam faktörüyle halkı Milli Mücadele etrafında birleştirmek için ortaya koyduğu bir stratejidir. Kalıcı bir görüşü değildir. Nitekim bunu Nutuk’a bile almamıştır.

Vay canına...

İşte, metot dediğim budur. Atatürk’e ‘Yanılmaz bir önder, bize hangi ezeli ve ebedi hakikatleri tebliğ etmiş’ diye değil, ‘Siyasi ve askerî bir dahi, hangi şartlarda nasıl değişik davranışlar ve görüşler ortaya koymuştur’ diye bakmamız lazım.

İYİ Mİ ETTİK?’ DİYE SORDU

‘Atatürk yaşasaydı...’ diye bir kalıp var...

‘Atatürk yaşasaydı’ hangi konuda ne yapardı, bilemeyiz. Kimse bilemez. ‘Atatürk yaşasaydı’ diye söze başlamak, yanlıştır. Atatürk’ün kendisi de 1927’de, 1928’de ya da 1929’da; 1930’da Serbest Fırka olayının yaşanacağını bilmiyordu. İktisadi ve siyasi durumun küçük bir muhalefet partisi kurulmasını gerektirdiğini 1930’da gördü. Partiyi kurdurdu. Beklediği gibi sonuç vermedi, partiyi kapattırdı. Atatürk’ün kendisi de bazı şeyleri deneyerek, sınayarak, yanılarak bulmuştur. Bazı kararlarından vazgeçmiştir. Serbest Fırka’yı kapattıktan sonra tereddüt ediyor, ‘Kapatmakla iyi mi ettik?’ diye soruyor. Ben ‘Kötü ettiniz’ diyorum. Bir başkası ‘İyi ettiniz’ diyebilir. Ama ‘Mutlaka iyi ettiniz’ diye yazmak, İnkılap Tarihi kitaplarına ‘İyi etti’ diye yazmak dogmatizmdir. Tarih kitaplarına yazılması gereken ‘Atatürk, Serbest Fırka’yı kapattı, ancak kapattıktan sonra da ‘İyi mi ettik?’ diye sordu’ cümlesidir.

Atatürk’ün Batılılaşma yanlısı tavrı sonradan belirginlik kazanıyor...

Sakarya Zaferi’nden itibaren, sol ve İslami vurgularda azalma vardır. İzmir’e girdikten sonra, 12 Eylül’de yayınladığı bildiri, ‘Büyük ve asil Türk Milleti’ diye başlar. İçinde İslami ya da sol tek kelime yoktur. Bu, yeni kurulacak olan devletin niteliğini gösteriyor. Zaferi kazandıktan sonra, söylemi köklü bir şekilde değişmiştir. Yeni kurulacak devletin, laikliğe yönelmiş bir ulus devlet olacağı düşünülmüş ve onun gereği yapılmıştır.

Atatürk’ün pragmatist olduğunu söylüyorsunuz. Bu değişimi de onun pragmatizmiyle mi izah etmek gerek?

Atatürk’ün birçok değeri vardı: Milliyetçiydi. Milliyetçiliği ne türdendi? Şartlara göre değişmiştir ama milliyetçiydi. Kurtuluş Savaşı sırasında samimiyetle dua ediyordu, annesine yazdığı mektupta ondan dua isterken samimiydi, elbette inanıyordu. Fakat her zaman, Kurtuluş Savaşı sırasında bile teokrasi fikrine karşı olmuştur. Her zaman, ta Selanik’teki gençlik yıllarından itibaren Batılı yaşama biçimine yatkın olmuştur. Ama Kurtuluş Savaşı sırasında bu yönlerini görmezsiniz. Sol ve İslam vurgusu yapmayı gerekli görmüştür. Bunları yaparken, hiç kimsenin aklına ‘Mustafa Kemal samimi mi, değil mi?’ diye sormak gelmemiştir. Çünkü, Abdülhamit’ten daha İslami bir söyleme sahiptir. Yüklendiği işe, bütün hücreleriyle sarılmıştır.

Ümmetçiliği öven sözleri de var ‘Komünizm taraftarıyım’ da dedi

Atatürk’le ilgili en ilginç husus, onun yaşadığı ve bizlere sunduğu değişim, herhalde?

Evet, Atatürk hakkında kitap okumamış biri, Atatürk’ün, Lenin’in Ankara’ya gönderdiği temsilciyle konuşurken ‘Ben de komünizm taraftarıyım’ dediğini bilse, herhalde şoke olur. Bunu söylemiş ve Sovyetler’den yardım almıştır. Ondan kısa bir süre sonra Ankara’ya gelen Şeyh Sunusi’yle konuşurken de ‘Ben İslam davası için mücadele ediyorum’ demiştir. Atatürk’ün ümmetçiliği öven sözleri vardır. Ümmetçiliği bir tür enternasyonalizm olarak niteler. Atatürk’ün ‘İslamiyet’in yüce esasları, Bolşevizm’de mevcuttur’ şeklinde de bir sözü vardır. Bizim sol Kemalistler, bu tür sözlerini alarak ‘Bakın, Atatürk de solcu’ diyorlar. Halbuki Atatürk o sözleri Kurtuluş Savaşı sırasında stratejik amaçlarla söylemiş ve zaferi kazandıktan sonra da bırakmıştır.

Atatürk kadar büyük bir lider daha çıkabilir mi?

Saçma bir soru. Analar bazı Atatürkler doğuruyor, fakat şartlar elvermediği için ortaya çıkamıyorlar, öyle mi? Milli Mücadele’yi, Kurtuluş Savaşı’nı yeniden mi yapalım? Atatürk kavramının en önemli unsuru, Milli Mücadele’nin lideri olmasıdır. Milli Mücadele lideri vasfını çıkardığınız zaman, Devrimci Atatürk kalmaz ortada. Çünkü Atatürk, devrimleri, Milli Mücadele lideri olarak kazandığı karizmayla ve mutlak kudretle gerçekleştirmiştir. Şartlar oluşmadıkça yeni bir Atatürk olamaz. Atatürk’ün dehasına sahip lider arıyorsak, ne için arıyoruz? Enflasyonu düşürsün diye mi mesela? Dolayısıyla bu tür yaklaşımlar lüzumsuzdur.

Atatürk’ün büyük bir entelektüel olduğu, çok kitap okuduğu söyleniyor...

İsmet Paşa, Mustafa Kemal için ‘Entelektüel komiteciydi’ diyor. Entelektüeldir, bu kesin. Dil ve tarih meseleleriyle ilgilidir. Güneş Dil Teorisiyle uğraşan o. İsmet Paşa’nın, Kazım Karabekir’in aklında böyle konular yok. Atatürk, bazılarının söylediği kadar çok kitap okudu mu? Hayır. Biraz mübalağa ediliyor. Çankaya adlı kitabında Falih Rıfkı, Mustafa Kemal’in ‘Vasat kültürlü bir Osmanlı zabiti’ olduğunu, ama dehasının çok büyük olduğunu söylüyor.

Kitabınızın nasıl bir etki uyandırmasını ümit ediyorsunuz?

Kitabımın, Atatürk hakkında insanların analitik düşünceye yönelmesine katkıda bulunmasını umuyorum. Kalbindeki kadın Fikriye Hanım’dır Latife Hanım’la mantık evliliği yaptı.

Atatürk’ün özel hayatı nasıldı?

Atatürk’ün özel hayatını fazla incelemedim. Daha ziyade, siyasi ve askerî hayatını ele aldım. Fakat edindiğim izlenim, Atatürk’ün kalbindeki kadın Fikriye Hanım’dır. Latife Hanım’la evliliğinin mantık evliliği olduğu kanaatindeyim.

Atatürk’ün zengin olduğunu söylüyorsunuz?

Tabii, çiftlikleri var, fabrikası var, mülkleri var, arazisi var. Vefatından önce bunların hepsini millete bağışladı, mirasçısı yoktu. Kendisi tüccar olmadığı için bir ticarethane devretmesi söz konusu değildi. Fakat Doğan Avcıoğlu, Atatürk’ün bu yönüne bakarak onu ‘Örnek müteşebbis’ olarak niteler. Ama bu yönü yaygın tarih kitaplarında öne çıkarılmaz. Bu konuda Mete Tunçay’ın iyi bir araştırması vardır.

Sigara yasağı dolayısıyla Atatürk’ün sigaralı fotoğrafları tartışma konusu oldu.

Toplumda sigara özentisine set çekmek maksadıyla ve o fotoğrafların orijinalleri tahrif edilmeksizin, yayınlarda Atatürk’ün sigarası kaldırılabilir. Bence sakıncası yok.

Niye peki, ‘Atatürk sigara içiyor diye ben de başladım’ mı diyecek insanlar?

Hayır. Sigara içme imajının yaygın olduğu toplumlarda sigaranın sağlığa zararlı olduğu unutuluyor. Sigara normal bir aksesuar haline geliyor. Dolayısıyla, sigara içmenin istisna değil de normal bir olay olduğu izlenimini yayan görüntülerin kaldırılmasında hiçbir sakınca yok.

İş Bankası reklam filminde Atatürk canlandırıldı. Ne diyorsunuz Atatürk’ün reklamda gösterilmesine?

Hiçbir sakınca görmüyorum. Doğrudan ticari bir amaçla Atatürk’ün reklam filminde gösterilmesi rahatsızlık verebilirdi. İş Bankası ise Atatürk’ün kurduğu bir bankadır. Atatürk imajını kendi reklamlarında kullanmasını yadırgamadım.

Murat Menteş / star gazetesi



Bu haber 4,449 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,336 µs