Başaran'ın cezası müebbet hapis mi?

20 Şubat 2008 15:00 tsi
ADD'nin düzenlediği bir toplantıya USİAD Genel Sekreteri sıfatıyla katılan Birol Başaran, toplantıda, 'hukuk dışına çıkılacak günlerin yaklaştığını' söylemişti. Darbenin şimdi yapılmama sebebi olarak 'yaklaşan krizi gösteren' konuşma Ahmet Kekeç'e

Ahmet Kekeç, köşe yazısında Birol Başaran'ın konuşmasındaki satır başlarını vererek soruyor. 'Başaran TCK'nın eski 146. maddesine göre suçlu değil mi?'

Bilindiği gibi eski 146′ncı, yeni 310 ve 312′inci madde: Türk Ceza Kanunu’nun 146′ncı maddesi, Anayasayı ihlâle ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevini yapmasını engellemeye “cebren teşebbüs edenleri”, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm ediyor. Bunun yerini alan 310 ve 312′nci maddelerde, suçun oluşması için, cebir ve şiddetin yanı sıra, tehdit de yeterli görülüyor. Böylece, anayasa ve mevcut düzen aleyhine toplantı tertip edenler veyahut belirli bir kanunu protesto için kitleleri harekete geçirenler, pekâla anayasayı ihlâl etmiş veyahut TBMM’yi görevini yapmaktan alıkoymuş sayılabilecekler.

Ahmet Kekeç/ Star

Harika bir adam bu Birol Başaran... Ben çok sevdim. Bir kere dürüst biri... Açık sözlü... Lafı eveleyip gevelemiyor. Bin dereden su getirmiyor. Bazı utangaç partnerleri gibi ‘mıy mıy mıy’ yapmıyor.

Mesajını net, açık, anlaşılır cümlelerle veriyor.

Biliyorsunuz, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği toplantıda USİAD Genel Sekreteri sıfatıyla bir konuşma yapmış, bazı militarist gönüllerde taht kurmuştu.

Bence son derece yararlı, bazı kesimlerin duymaktan hoşlanacakları ve mutlaka Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da ilgi alanına girecek şeyler söylemişti.

Neler mi demişti?

BİR: Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor.

İKİ: Orduyu çağıralım, ordu darbe yapsın falan... Şu anda zamanı değil. Niye zamanı değil? 5 yıl boyunca AKP hükümetinin bütün vatan hainliğini ve ülke satmasını gördükten sonra ülkeyi tekrar şu anda elimize alırsak krizi elimizde buluruz. Böyle bir problem var. Lütfen bu yüzden... Türk ordusu biraz kenarda dursun o ne yaptığını bilir.

ÜÇ: Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasında bir zarar yoktur diye düşünüyorum.

Değerli Birol Başaran, bu lafları genel başkanlığını mütekait general Şener Eruygur’un yaptığı ‘sivil toplum derneği’nde sarfediyor.

Dürüst ve açık sözlü bir adam olduğu için de, kıvırmıyor.

Hele, sık sık, ‘Yanlış anlaşılmasın, üniversitede türbana ben de karşı değilim...’, yahut ‘Yanlış anlaşılmasın, darbeleri ben de savunmuyorum...’, yahut ‘Yanlış anlaşılmasın, hukukun vereceği karara ben de saygılıyım...’ deyip, sonra da her şeyin hukuktan ibaret olmadığını söyleyen kıvrak gazeteciler gibi ‘tevil alanları’ oluşturmuyor.

Bodoslamadan dalıyor.

İyi ediyor da, ‘darbe günlüğü’nde adı geçen, devlet içindeki bazı illegal yapılanmalarla dirsek teması halinde bulunduğu iddia edilen genel başkan Şener Eruygur ne diyor?

Bu düşünceleri paylaşıyor mu?

Bazı durumlarda hukuk gerçekten de askıya alınmalı mıdır?

Hadi diyelimki Şener Eruygur, bulunduğu ‘hal’ ve ‘konum’ itibariyle mazurdur...

Peki, bu apaçık itiraflar karşısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Bey ne yapmayı düşünüyor?

Değerli Başaran’ın hangi siyasi partiyle ilişkili bulunduğunu araştıracak mı?

Sözgelimi, CHP’ye bir yazı yazıp, ‘Hukuk dışına çıkılmasını savunan ve açıkça darbe çağrısı yapan bu değerli konuşmacı partinizin bir üyesi midir?’ diye soracak mı?

Herhangi bir isim benzerliği yoksa, USİAD’ın genel sekreterliğini yürüten bu zat, aynı zamanda koyu bir CHP’li.

Üstelik, Deniz Baykal’la genel başkanlık yarışına girecek kadar koyu bir CHP’li.

Üyelik sıfatı devam ediyor mu, bilmiyorum.

Bunu, değerli başsavcı Abdurrahman Bey araştıracak.

Birol Başaran, 2001’de yapılan 29. CHP Olağan Genel Kurultayı’nda, ‘Kadıköy İlçe Örgütü Üyesi’ olarak, Baykal’a karşı adaylığını koydu ve 6 (yazıyla altı) oy alarak kaybetti.

Genel başkan seçildiğinde, partide 70’lerden kalma ‘eski yüzler’i tasfiye edecek, ‘yeni yüzler’e yer açacaktı. Bir yıl içinde CHP’yi yüzde 24’le ‘birinci parti’ konumuna yükseltecekti. Başaramazsa, istifa edecekti.

Böyle de ‘iddialı’ bir genel başkan adayıydı.

Biz, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı’nın ‘üyelik araştırması’ndan ne çıkaracağını bekleyeduralım, rejimi korumakla mükellef Cumhuriyet savcılarımız ne diyor bu işe?

Birol Başaran’ın sözleri, eski 146’ya tekabül eden ceza maddesinin kapsamına giriyor mu, girmiyor mu?

Bu haber 4,138 defa okundu.