Post-travmatik stres bozukluluğu | " /> Post-travmatik stres bozukluluğu | "/>

En Sıcak Konular

Post-travmatik stres bozukluluğu

25 Haziran 2008 18:42 tsi
Post-travmatik stres bozukluluğu AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın NY Times'a yaptığı açıklamalar sonrası verilen tepkilere, sözlerinin nasıl çarptırıldığına, modernleşme serüvenimiz üzerine ortaya dökülen kibirli cehalete bakınca post travmatik stres bozukluğ

Yıldıray Oğur/Taraf

Ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne yönelik bir tehdit altında olmak gibi travmatik olaylar yaşamış veya buna tanıklık etmiş bazı kişilerde post-travmatik stres bozuklukları görülebiliyor.

Bunun en bilinen belirtileri şöyle; Gerçeği olduğundan farklı algılamak (derealizasyon). Kendini olduğundan farklı algılama (depersonalizasyon). Nesneleri korkutucu bir şekilde travmayla ilgili nesnelere benzetme. Ne olup bittiğinin farkına varma halinde azalma. Aşırı uyarılmışlık, huzursuz bir şekilde dolaşma. Travmatik olayı hatırlatan şeylerle karşılaşınca kaygı duyma. Travma ile ilgili hatıraları akla getiren uyaranlardan kaçınma, onları düşünmeme, onlar hakkında konuşmama, o duyguları hissetmeme, o olayın benzeri etkinlikler, yerler ve kişilerden uzak durma. Travma öncesi, esnası veya sonrasına ait olayları hatırlayamama, ne olduğunu, ne yaptığını bilmeme durumu (Dissosiyatif Amnezi)

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın The New York Times’in Türkiye temsilcisi Sabrina Tavernise’ye yaptığı açıklamalar sonrası verilen tepkilere, sözlerinin nasıl çarptırıldığına, modernleşme serüvenimiz üzerine ortaya dökülen kibirli cehalete bakınca bu post travmatik stres bozukluğu belirtilerinin pek çoğunu görebiliyorsunuz doğrusu.

Psikologlar bu belirtilerden en az üçünün post-travmatik stres bozuklukları teşhisi koymak için yeterli olduğunu söylüyor, o yüzden örnekleri çok uzatmaya gerek yok.
Belirtileri teşhise geçmeden önce travmaya neden olan Fırat’ın Sabrina Tavernise’ye söylediklerini yeniden hatırlayalım:

“Türk toplumu travmatize edildi. Bir gecede kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri söylendi. Dinî alışkanlıkları alt üst edildi. Böyle bir travma yaşamayan toplumlar kimin nasıl giyindiğini pek önemsemezler.”

Dissosiyatif Amnezi: Travma öncesi, esnası veya sonrasına ait olayları hatırlayamama ne olduğunu, ne yaptığımı bilmeme durumu (Belirti-1)

Bu sözlere tepki gösterenler özetle şunu söylüyor. Hayır, halkımız bu devrimleri çok sevmişti, zaten hiç de tepki göstermedi. Yani ortada travmatik bir durum yok. Fırat yalan söylüyor.
Bunu söyleyenlerin Atatürk’ün bu devrimler için “ Gardırop Devrimciliği” diyen Halide Edip’e çok kızıp onu sürgüne gönderdiğini bilmedikleri de, hayatlarında hiç Nutuk okumadıkları da çok belli:
“Efendiler, milletimizin başına giymekte olduğu, cahillik, gaflet, taassup, yenilik ve medeniyet düşmanlığının belirgin işareti gibi görünen fesi atarak, onun yerine bütün medenî dünyaca başlık olarak kullanılan şapkayı giymek ve böylece, Türk milletinin medenî toplumlardan zihniyet bakımından da hiçbir ayrılığı bulunmadığını göstermek kaçınılmaz oluyordu. Bunu, Takrîr-i Sükûn Kanunu yürürlükte iken yaptık. Bu kanun yürürlükte olmasaydı yine yapacaktık. Fakat, bu uygulamada, kanunun yürürlükte oluşu da kolaylık sağlamış oldu denirse, bu, çok doğrudur. Gerçekten de Takrîr-i Sükûn Kanunu’nun yürürlükte olması, bazı gericilerin, milleti geniş ölçüde zehirlemesine meydan vermemiştir.”

Yani Atatürk diyor ki bu yaptıklarım devrimdi, travmatik devrimlerdi, toplum tepki vermesin diye Takrîr-i Sükûn gibi otoriter uygulamalarla, İstiklal Mahkemeleri ile bunu yaptım.
Derealizasyon: Gerçeği olduğundan farklı algılamak (Belirti-2)

Bu belirtiyi uzmanlar şöyle açıklıyor: Eğer bıçakla tehdit edilip travmaya girdiyseniz, size uzatılan bir kalemi bile bıçak zannedip çığlık atabilirsiniz.

Galiba Ertuğrul Özkök’ün tartışmayla ile ilgili yazısı da bu belirtiyi karşılıyor. Özkök, The New York Times röportajında Fırat’ın bir “iftirasını” yakalamış: “Alfabeyi anladım da, dillerini değiştirmeleri ne zaman söylendi bilmiyorum” demiş.

Hâlbuki Özkök travmalarına teslim olmayıp sakin ve iyi niyetli bir okuma yapsaydı söz konusu olan yazıda Fırat’ın sözlerinden hemen önce yer alan paragrafta zaten alfabe değişikliğiyle ilgili tarihsel bir arka plan verildiğini, sözlerin de zaten bu arka plan üzerine söylendiğini görür ve Fırat’ın herhalde acemice bir hata olabilecek “language” ile kastı üzerinden iftira retoriğine girmeden fairplay kuralları içinden tartışmayı yürütebilirdi.

Depersonalizasyon: Kendini olduğundan farklı algılama (Belirti-3)
Bu belirtiyi tartışmaya “konunun uzmanı” olarak katılan Zülfü Livaneli’nin Vatan’da çıkan yazısında görebiliriz:

“Fırat, bu konuda Niyazi Berkes’i, Halil İnalcık’ı ve yakın tarihle ilgili önemli kitapları okudu mu bilmem ama aklı başında olan herkesin bildiği gibi “Batılılaşma” serüvenimiz yaklaşık 250 yıllık bir geçmişe sahip.”

Hem modernleşmemizin Atatürk’e kadar radikal olmamasından şikayet eden Berkes’den bahsedip hem de Türk modernleşmesinde süreklilikten bahseden Livaneli’ye modernleşme hikâyemizi merkez-çevre çatışmasıyla açıklayan Şerif Mardin’i, Kemalist modernleşmenin ikna yerine zorlamayı tercih ettiğini söyleyen Mete Tunçay’ı falan hatırlatmıyorum. Bizzat Kemalist Niyazi Berkes’ten bir alıntı:
“Hükümet ne kadar aydının istediği bireyci hürriyeti vermeyen ya da halkın iradesine dayanmayan bir hükümet olursa devrimci olma şansları fazladır; hükümetin hürriyetçi ve demokrasici olduğu zamanlarda ise bu şansları azalır!” (Niyazi Berkes, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler, s.77)

Bir alıntı da Kemalist Tarık Zafer Tunaya’dan:
“Devrimci bir memlekette, inkılâp yapan bir memlekette, belli bir programın halka rağmen yürütülmesi, muhafazakâr kuvvetlerin baskısı altında bulunan bir kitleyi o kuvvetlerin tesirinden, tahakkümünden kurtarmak anlamını kazanmaktadır.” (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri, s.113.)



Bu haber 2,082 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,837 µs