Tanrıcılık oynayanlara oyuncak: Gen tabancası | " /> iyibilgi özel" /> Tanrıcılık oynayanlara oyuncak: Gen tabancası | "/> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

Tanrıcılık oynayanlara oyuncak: Gen tabancası

1 Ocak 2008 16:58 tsi
Tanrıcılık oynayanlara oyuncak: Gen tabancası Gazeteler iki gündür “Türk mucidin gen tabancası buluşu”nu müjdeliyor. Oysa tabancanın marifetleri arasında sayılan gen transferi, kimilerine göre ekolojik kıyametin ve çevreyi yok etmenin alameti. iyibilgi özel

İki gündür birçok gazetede gen tabancası buluşu ile ilgili verilen haber özetle şöyle:
“Türk bilim adamları bitki ve hayvan biyoteknoloji çalışmalarında kullanılan ve dünyada sadece birkaç üreticisi bulunan gen tabancasını üretti. ODTÜ ve BİOLAB şirketi ortaklığında üretilen projenin başında ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Avni Öktem var. Gen tabancası, su dolu balona genle kaplı misket atmak gibi. Bu tabanca “yenilebilir aşı” yapmak için de kullanılacak. Gen tabancasıyla belirli bir aşının gen transferi yapılmış bir muzu yiyen çocuk, aşılanmış olabilecek. Gen tabancası, TÜBİTAK, TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) ve TÜSİAD tarafından organize edilmekte olan 7. Teknoloji Ödülleri kapsamında Biyoteknoloji, Nanoteknoloji ve Nanobioteknoloji Özel Ödülü kategorisinde birincilik ödülü aldı.”

Bütün bunları okurken gururdan kabarması gereken koltuklarımız kabarmadı. Çünkü bu satırlarda yazılanlar insanları-hayvanları-bitkileri seven birçok insana göre dünyanın sonunu hazırlayan teknolojik gelişmeler arasında. Uzun vadede etkilerinin ne olacağı bilinmeyen biyoteknoloji, nanoteknoloji ve nanobioteknoloji kelimelerini bir arada görmek içimizi biraz daha ürpertti.

Gen tabancası gen transferi yapmak için kullanılan yöntemlerden biri. Yaşayan mikroorganizma, bitki, hayvanların genlerine başka canlılardan alınmış genleri yapıştırmak için yapılıyor. Teorik olarak bir bakterinin geni mısıra, mısırın geni tavuğa, tavuğun geni domatese transfer edilebiliyor.

Cansız organlar ve elektrik kullanarak yeni yaratıklar üreten Frankeştayn hikâyesini bilirsiniz. Onun genini buna, bunun genini ona çalışmaları bu yaratık hikâyesini anımsattığından, bu teknikle üretilmiş canlıların bulunduğu gıdalara “Frankeştayn gıdalar” ismi veriliyor.

Frankeştayncılığı neden yapıyorlar?

Aslında genlerden önce toprağı bozdular. Böcek ilaçları, yabani ot ilaçları ve kimyasal gübrelerle toprağın, deyim yerindeyse iliğini kemiğini kuruttular. Dünyada her biri ayrı faydaya ve göreve sahip hayvanları, böcekleri, küçük canlıları, bitkileri, çiçekleri yok ettiler. Çiftçileri ilaca, kimyaya bağımlı hale getirdiler.

Bu yeşil devrim sırasında tohum üreten şirketler de çıktı ortaya. Monsanto, DuPont, Calgene, Novartis gibi tohum üreticileri günümüzde “biyoteknoloji” şirketleri olarak da faaliyet gösteriyor. Öyle tohumlar yapıyorlar ki, böcek ilacı sıkmaya gerek kalmıyor;  “böcek ilacı mısırın içinde”.

Frankeştayn marketlerde

Daha sonra, bu genleriyle oynanmış zavallı mısırlar tarlalardan sökülüp satılıyor. Satılırken “gel vatandaş gel, genleriyle oynanmış mısır bunlar” diyen yok. Çocuğunuzun içtiği kolada, yediği mısır gevreğinde, gofrette, ekmeğine sürdüğü kakaolu kremada, şekerlemede, mısır cipsinin içinde bu genleriyle oynanmış mısırlar. Daha doğrusu, bu mısırlardan üretilmiş mısır şurubu (nişasta bazlı sıvı şeker de derler), mısır unu ve mısır nişastası.

Soya, pirinç, kanola gibi birçok ürünün genleriyle oynandığını ve bunların gıda sanayinde yoğun olarak kullanıldıklarını düşünürseniz, market raflarında ne kadar Frankeştayn olabileceğini hesaplamak pek de zor değil.

Böceği öldüren Frankeştayn dünyaya neler eder?

Niyetimiz bütün biyoteknoloji ürünlerini kötülemek değil, insanlığın faydasına kullanılabilecek olanlar mutlaka vardır.

Bu Frankeştayncılık oyununun sonunu göremiyoruz. Bugün bir bilim adamı veya bir şirket mısırın genleriyle oynadığı zaman, o mısırın insan-hayvan-çevre üstünde ne gibi etkileri olacağını bilmiyor (bilim adamı bilse de kamuoyu henüz bilmiyor).

Çevre örgütlerine göre, canlıların genleriyle oynamanın tehlikeleri ve olası riskleri şunlar:

• Genleriyle oynanmış organizmalar alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Bu şekilde kalıcı hasar gören veya ölen insanlar dahi var.
• Transgenik ürünlerin uzun vadeli etkileri bilinmediği için, kanser, diyabet, Alzheimer, MS gibi hastalıklarla ilişkili olup olmadığı henüz bilinmiyor.
• Doğaya verilen genetik tahribatın geri dönüşü yok! Genetik değişikliğe uğramış besinleri mikroorganizma, bitki, hayvan ve bütün besin zincirini kirlettiği zaman bunu değiştirmek veya geriye almak mümkün değil. Çünkü genetik kirlilik, canlıların içinde yaşamaya, üremeye ve diğer canlılara sıçramaya devam ediyor.
• Bitkilerin tohumları gen değişiklikleriyle kısırlaştırılıyor. Böylece çiftçi, yetiştirdiği transgenik mısırdan aldığı tohumu tarlasına ekerse yeni ürün alamıyor. Her sene tohum şirketinden yeni tohum almak zorunda kalıyor. Bu kısır tohumların insanlarda da kısırlığa sebep olduğu iddia ediliyor.
• Küçük çiftçilik yok ediliyor. Her sene tohum şirketlerinden yeni tohum almaya, onların ilaçlarına, onların yöntemlerine mahkûm oluyor çiftçiler.
• Transgenik (genleri değiştirilmiş) organizma olduğu gıda paketlerinde belirtilmiyor. “Doğal” bir yiyecek yediğinizi zannederken, genleriyle oynanmış canlılardan üretilmiş gıdalar yemiş oluyorsunuz.

Bu risklere ve tehlikelere, bir de nanoteknolojinin risklerini ekleyin. Karşınıza çıkan tablo pembe mi, kara mı?

http://www.holisticmed.com/ge/steps.html
http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=29967
http://www.grinningplanet.com/2004/01-08/gmos-ge-crops-overview-eco.htm



Bu haber 5,462 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,931 µs